Alçıpan ve kartonpiyer üretiminde Türkiye’nin dışa bağımlılığını sona erdiren Strokar, dış cephe yalıtımında geliştirdiği ürünler ve çözümlerle de dikkat çekiyor ve 3 kıtada 13 ülkeye ihracat gerçekleştirerek ülkemize döviz kazandırıyor. Bununla da yetinmeyen Strokar, Selçuklu ve Osmanlı motiflerini öne çıkartarak, dekorasyon dünyasında Batı kültürüne bağımlılığa da son veriyor. Strokar Yönetim Kurulu Başkanı, şirketin gelişimini ve gelecek planlarını Tuna Boyları’na anlattı.Eyüp Orak & Fuat HüdaverdiTuna Boyları:
Şahinler ne zaman kuruldu, nasıl kuruldu kısaca sizi tanımak isteriz? İ.Ş: Öncelikle bize bu fırsatı verdiğiniz için Tuna Boyları dergisine teşekkür ederiz. Şahinler 1993 yılında kurulmuş bir şirkettir. Önceden alçı, alçıpan ve iç dekorasyon işleri yapan bir şahıs şirketiydi. Daha sonra ürün yelpazesinin genişlemesi sonucunda gelen taleplere göre, tamamen mimarlık tarzında, iç dekorasyon hizmetleri sunmaya başladı. Bunu yapabilmek için de şahıs şirketinden 2000 yılından itibaren inşaat ve dekorasyon firmasına döndü. 2000 yılından sonra Şahinler Dekorasyon olarak hizmet vermekteyiz.
Tuna Boyları:
Şirketiniz nerede ve ne kadar bir alan üzerine kuruluydu?İ.Ş: 1993 yılında Gaziosmanpaşa da 17 metrekarelik bir dükkanda hizmet vermeye başladık. Şirketimizin merkezi orasıydı. Ama öyle bir duruma geldik ki, artık orası bizi piyasada taşımamaya başladı. Çünkü referanslarımızın sayısı her geçen gün artmaktaydı. Hilton otelleri, Evkur gibi önemli kuruluşlara hizmet götürüyorduk. Gaziosmanpaşa da ki dükkanın artık bizi kaldırmayacağını, referanslarımızla orantılı olmadığını hissederek önce şirketleştik, sonra da 2003 yılında şimdi olduğumuz yere geçtik. 2003 yılından beri burada alçı ve alçıpan işlerinin toptan ve perakende satıcılığını yapıyoruz.
Tuna Boyları:
1993 yılından günümü dekorasyonda neler değişti? O zamanki dekorasyonla bugünkü dekorasyon anlayışlarını değerlendirir misiniz?İ.Ş: Şimdi bu bizim dede mesleğimizdi. 1960’lı yıllarda dedemiz yapardı. O zamanlarda şöyle bir sıkıntı vardı: Alçı ham ve toz halde gelirdi. Daha sonra atölyelerimize iner, orada kalıplara dökülürdü. Kalıplar döküldükten sonra kurutulur ve bu işlem bittikten sonra dairelere yani işin yapılacağı yere gidilir, orada takılırdı.Bu süreç insanlar ve çalışanlar için çok zahmetliydi, aşırı derecede artık ortaya çıkardı. Bir daireyi yetiştirelim derken, öbür tarafı yok ederek çıkardık. Hep derdik ki, keşke teknoloji gelişse de bizde bundan kurtulsak, kolay bir yolu olsa diye. Sonra yatırımcılar bizim sesimize kulak verdiler teknolojinin gelişmesiyle birlikte. Alçıpanlar ve kartonpiyerler 2000 yılından önce Belçika’dan geliyordu, daha sonra burada üretilmeye başlandı. Biz de onun ilk bayiliğini aldık. Bu bizim açımızdan çok iyi bir şeydi ve bu değişime ayak uydurmak zorundaydık. Bu bizim için çok büyük bir şeydi ve zor bir karardı.
Devamı Derginiz Tuna Boyları Rumeli'nin 62. sayfasında...