Tuna Boyları Dergisi

İletişim
Tarih
Balkanlarda Türk’ün Bitmeyen Kredisi
Bu kredi, Balkanlar olarak adlandırılan coğrafyada, Osmanlı Devleti’nden günümüze değin yaşayan tüm milletlerin şükran duygusunun bir ifadesidir. Bu kredinin meblağı o kadar büyüktür ki, bu coğrafyada Türk olduğunuzu ifade etmekten hiç ama hiç çekinmezsiniz. Çekinmek bir yana üstelik büyük bir itibar da görürsünüz. Bunun altında yatan temel faktör ecdadımız olan Osmanlı Devleti’nin kendi bayrağı altında yaşamış olan tüm halklara eşit davranmış olmasıdır.

Faruk Genç (Tarihçi-Yazar)

Bugün Balkanlar’da pek çok insanı büyük bir zevkle ve heyecanla Türkçe konuşurken veya Türkiye’den bahsederken görebiliyorsak, bu Osmanlı Devleti’nin uygulamış olduğu akılcı politikanın bir sonucudur. Hani günümüzde modern harp tanımlarının içinde geçen ‘psikolojik harp’ denilen bir tanım vardır ya, işte Osmanlı Devleti psikolojik harbin en mükemmelini Balkanlar’da gerçekleştirmiştir.
Günümüzde gençlerimize Balkanlar sanki bizden uzak, bize yabancı bir coğrafyaymış gibi anlatılmaktadır. Halbuki, ‘Balkan’ kelimesi dahi öz be öz Türkçe’dir ve ‘sık ormanlarla kaplı sıradağ’ anlamına gelmektedir. Bu coğrafyayı ifade etmek için kullanılan bir diğer kelime de “Rumeli”dir. İslam dünyası, Osmanlı Devleti’nden önce Roma İmparatorluğu’nun ülkesini “Bilad-ı Rum” veya “Memleketü’l Rum” olarak adlandırıyordu. Daha sonraları Osmanlı Devleti, Bizans’tan fethettikleri Balkan Yarımadası toprakları için Romania’dan esinlenerek
“Rum-ili “adını kullanmaya başlamıştır.        
Bu topraklar -ister Balkanlar ister Rumeli olarak adlandırılsın- esasında bize ne uzak ne de yabancıdır. Sadece bizden kopartılmış olan bir coğrafyadır. Balkanlar bugün her ne kadar fiilen bizden kopuk da olsa, bu bölgede Osmanlı Devleti döneminden kalma çok sayıda kültürel miras ve Anadolu’dan buraya getirilerek yerleştirilen insan bulunmaktadır.
Türklerin, Balkanlara daha yakın bir ifade ile Rumeli’ye geçişleri ilk olarak Osmanlı Devleti döneminde olmamıştır. Türklerin bu topraklarla ilk tanışması 375 yılındaki Kavimler Göçü ile olmuştur. Tarihte bilinen ilk Türk Devleti olan Hun İmparatorluğu Çinliler ile olan mücadelelerinin getirdiği yorgunluk, kıtlık ve hareketli bozkır kültürünün de etkisiyle Karadeniz’in kuzey düzlüklerinden Balkanlara ve oradan da Avrupa’ya ulaşmışlardır. Burada zamanla Avrupa Hun İmparatorluğu, bugünkü adıyla Macar ve Bulgar devletlerini kurmuşlardır. Ancak bu devletler İslamiyet dini dışındaki diğer dinleri benimseyen tüm Türk toplulukları gibi (Gagavuz Türkleri hariç) benliklerini yitirmişler ve Slavlaşmışlardır.
    
Osmanlı Devleti Balkanları İslamlaştırmaya başladı

Bu toprakların İslam diniyle tanışmasını, daha doğrusu İslamiyet’in Balkanlarda yerleşik bir hal almasını sağlayan Osmanlı Devleti olmuştur. Anadolu’da olduğu gibi Balkanlarda da Türkleşme ve İslamlaşma, birbirine paralel olarak yürümüştür. Osmanlı Devleti bu bölgeye ilk kez Orhan Bey döneminde Bizans İmparatoru Kantakuzen’in döneminde geçmiştir. Öyle ki bu dönemde Bizans Devletinde iç karışıklıklar hakimdi. Tekfur denilen askeri valiler imparator olmak için sık sık ayaklanıyordu ve merkezi yönetim çok güçsüzdü. Böyle bir ortamda tahtı ele geçirmek isteyen Kantakuzen Orhan Bey’den yardım istedi. Orhan Bey, Rumeli’ye geçiş için bu yardımın çok stratejik bir adım olduğunu görerek Kantakuzen’e önce tahta çıkması için daha sonrada tahtta kalabilmesi için birçok defa yardım etti. Kantakuzen bu yardımların karşılığında gelecekte Balkanlarda yapılacak olan fetih hareketleri için çok önemli bir üst bölgesi olan Çimpe Kalesi’ni kızı ile birlikte Orhan Bey’e verdi.

Devamı Derginiz Tuna Boyları Rumeli'nin 56. sayfasında...